• ANASAYFA
  • PARTİ
    • Parti Tüzüğü
    • Parti Yönetmelikleri
    • Parti Programı
    • 2023 Siyasi Vizyon
    • Gelir Gider
    • Dosya Arşivi
    • İcraatlar
    • Hedef2023
    • Seçimler
  • AK KADRO
    • Genel Başkan
    • Başkanlıklar
    • Merkez Yürütme Kurulu
    • Merkez Karar ve Yönetim Kurulu
    • Merkez Disiplin Kurulu
    • Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu
    • Siyasi Erdem ve Etik Kurulu
    • Kurucu Üyeler
    • Hükümetler
    • Milletvekilleri
    • Belediye Başkanlarımız
  • HABERLER
  • FOTO-VİDEO GALERİ
  • İLLER
    • Adana
    • Adıyaman
    • Afyonkarahisar
    • Ağrı
    • Aksaray
    • Amasya
    • Ankara
    • Antalya
    • Ardahan
    • Artvin
    • Aydın
    • Balıkesir
    • Bartın
    • Batman
    • Bayburt
    • Bilecik
    • Bingöl
    • Bitlis
    • Bolu
    • Burdur
    • Bursa
    • Çanakkale
    • Çankırı
    • Çorum
    • Denizli
    • Diyarbakır
    • Düzce
    • Edirne
    • Elazığ
    • Erzincan
    • Erzurum
    • Eskişehir
    • Gaziantep
    • Giresun
    • Gümüşhane
    • Hakkari
    • Hatay
    • Iğdır
    • Isparta
    • İstanbul
    • İzmir
    • Kahramanmaraş
    • Karabük
    • Karaman
    • Kars
    • Kastamonu
    • Kayseri
    • Kilis
    • Kırıkkale
    • Kırklareli
    • Kırşehir
    • Kocaeli
    • Konya
    • Kütahya
    • Malatya
    • Manisa
    • Mardin
    • Mersin
    • Muğla
    • Muş
    • Nevşehir
    • Niğde
    • Ordu
    • Osmaniye
    • Rize
    • Sakarya
    • Samsun
    • Şanlıurfa
    • Siirt
    • Sinop
    • Şırnak
    • Sivas
    • Tekirdağ
    • Tokat
    • Trabzon
    • Tunceli
    • Uşak
    • Van
    • Yalova
    • Yozgat
    • Zonguldak
  • İCRAATLAR
  • HEDEFLER
  • BİZE ULAŞIN
  • ENGLISH
  • العربية
  • EN
  • العربية
DİĞER RESMİ AK SİTELER

Kadın Kolları

Kadınlarımızla yarınlar daha aydınlık olacak.

Gençlik Kolları

AK Gençlik, kökü mazide, gözü istikbalde olan gençliktir.

AKİM

Görüşleriniz bizim için önemli.

AK İcraatlar

Birlikte başardık!

Türkiye Bülteni

AK Parti Resmi Yayın Organı

Yaşlılar Koordinasyon Merkezi

Yaşlılar toplumun kutup yıldızıdır.

Engelli Koordinasyon Merkezi

Yeter ki gönüller engelli olmasın. İnşallah her engel aşılır.

TBMM Grup Başkanlığı

 

E-Posta

 

  • PARTİ
    • Parti Tüzüğü
    • Parti Yönetmelikleri
    • Parti Programı
    • Kurumsal Kimlik
    • 2023 Siyasi Vizyon
    • Gelir Gider
    • Dosya Arşivi
    • İcraatlar
    • Hedef2023
    • Seçimler
  • AK KADRO
    • Genel Başkan
    • Başkanlıklar
    • Merkez Yürütme Kurulu
    • Merkez Karar ve Yönetim Kurulu
    • Merkez Disiplin Kurulu
    • Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu
    • Siyasi Erdem ve Etik Kurulu
    • Kurucu Üyeler
    • Hükümetler
    • Milletvekilleri
    • Kadın Kolları
    • Gençlik Kolları
    • Belediye Başkanlarımız
  • HABERLER
    • Genel Başkan'dan
    • Başkanlıklar
    • Foto-Video Galeri
  • İLLER
    • Adana
    • Adıyaman
    • Afyonkarahisar
    • Ağrı
    • Aksaray
    • Amasya
    • Ankara
    • Antalya
    • Ardahan
    • Artvin
    • Aydın
    • Balıkesir
    • Bartın
    • Batman
    • Bayburt
    • Bilecik
    • Bingöl
    • Bitlis
    • Bolu
    • Burdur
    • Bursa
    • Çanakkale
    • Çankırı
    • Çorum
    • Denizli
    • Diyarbakır
    • Düzce
    • Edirne
    • Elazığ
    • Erzincan
    • Erzurum
    • Eskişehir
    • Gaziantep
    • Giresun
    • Gümüşhane
    • Hakkari
    • Hatay
    • Iğdır
    • Isparta
    • İstanbul
    • İzmir
    • Kahramanmaraş
    • Karabük
    • Karaman
    • Kars
    • Kastamonu
    • Kayseri
    • Kilis
    • Kırıkkale
    • Kırklareli
    • Kırşehir
    • Kocaeli
    • Konya
    • Kütahya
    • Malatya
    • Manisa
    • Mardin
    • Mersin
    • Muğla
    • Muş
    • Nevşehir
    • Niğde
    • Ordu
    • Osmaniye
    • Rize
    • Sakarya
    • Samsun
    • Şanlıurfa
    • Siirt
    • Sinop
    • Şırnak
    • Sivas
    • Tekirdağ
    • Tokat
    • Trabzon
    • Tunceli
    • Uşak
    • Van
    • Yalova
    • Yozgat
    • Zonguldak
  • BİZE ULAŞIN

SONRAKİ HABERİ OKU

Başbakan Davutoğlu’nun Hollanda Türk toplum temsilcileri ile buluşmada yaptığı konuşmanın tam metni

Şubat 10, 2016 - 23:14:00

Hollanda’daki kimliklerini muhafaza ederek bugüne kadar bizi burada onurla temsil etmiş olan değerli vatandaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Selamlıyorum derken, tabii bu şahsi bir selam değil. Türkiye’deki 78 milyon kardeşinizden, vatandaşınızdan da size selam getirdim, selamlarını kabul edin. 

Bizler sizlerle gurur duyuyoruz birçok vesileyle. Bugün Büyükelçimizin de bahsettiği gibi erken saatlerde Ankara’dan ayrıldık, çok yoğun bir gün geçirdik, çok başarılı görüşmeler yaptık, paylaşacağım sizlerle, ama enerjimiz kesinlikle tükenmedi. Azalmış olsa bile şimdi hiç uyumadan tekrar aynı tempoyu sürdürecek kadar enerjiyi sizden aldık, hepinize teşekkür ediyorum. 

Nihayet enerji, ait olduğunuz ülkenin, ait olduğunuz milletin fertleriyle biraraya geldiğinizde tekrar tekrar şarj edilen bir şeydir, tüketilen değil çoğaltılan bir şeydir. Ne zaman yurt dışına çıksam, yurt dışında ne zaman vatandaşlarımızla biraraya gelsem, onlardaki vatan aşkını gözlerinde, yüzlerinde hissettiğimde yeniden bu aziz ülkeye olan sevgim, muhabbetim derinlik kazanıyor ve yeni bir aşkla tekrar tekrar bu ülkeye hizmet etmenin şevkini gelecek nesillere aktarma azmini taşıyorum. 

TÜRKİYE, ÇOK KRİTİK BİR COĞRAFYADA DEMOKRASİSİNİ YAŞATABİLMİŞ NADİR ÜLKELERDEN 

Ben de 5 yıl yurt dışında bulundum öğretim üyesi olarak, dolayısıyla yurt dışında bulunup da yüreğinizde Türkiye’nin hasretini taşımanın ne demek olduğunu bilirim. Dost sohbetini, Türkiye’deki her bir köşesi gerçekten muhabbetle dolu ülkenin güzel diyarlarını özlemek ne demek bilirim. Onun için de ne zaman yurt dışına gitsem Dışişleri Bakanıyken de, şimdi Başbakan olarak da, hep sizlerle buluşmayı, sizlerle buluşmadan iki elim kanda da olsa ayrılmamayı, bulunduğum yerden ayrılmamayı hep bir gelenek haline getirmişimdir. Şimdi de yoğun bir programımız vardı, Türkiye’de de yarın yoğun bir program bekliyor, gece geç saatlerde belki ülkemize ulaşacağız, ama sizlerle buluşmadan gitmiş olsaydım çok büyük suçluluk duygusu hissederdim. Çünkü sadece yaptığınız büyük hizmetler değil aynı zamanda size bir teşekkürü borç biliyorum. Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta Mardin’le başlayan teşekkür ziyaretlerim oldu. İnşallah önümüzdeki günlerde de Cuma günü Kahramanmaraş’ta, Cumartesi Erzincan’da kurtuluş günlerinde olacağım. 1 Kasım seçimlerinde vatandaşlarımızın gösterdiği yoğun ilgi ve bizlere verdiği büyük destek dolayısıyla Türkiye’de başlattığım teşekkür ziyaretlerinin ilkini de bugün burada, Hollanda’da gerçekleştirmiş oluyorum, hepinize teşekkür ederiz. Çünkü birçok vesileyle vurguluyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok kritik bir coğrafyada, çok zor jeopolitik şartlar altında demokrasisini, hukuk devleti kurallarını yaşatabilmiş nadir ülkelerden birisi. Demokrasiler vardır, çok güvenli coğrafyalarda ve istikrar kazanmış ekonomileriyle ayakta dururlar. Demokrasiler vardır, çok küçük ülkelerde, neredeyse herkesin birbirini tanıyabileceği ölçekte rahatlıkla sürdürülebilirler. Ama demokrasiler vardır, çok zor şartlarda ve çok zor süreçlerden geçerek ayakta dururlar. 

Türkiye çevresinde en az 6 kırılgan ülkenin olduğu, merkezi otoritelerin bu ülkeleri kontrol edemediği çok zor bir coğrafyada ve geçmişte birçok müdahalenin olduğu, çetin süreçlerden geçtiği bir siyasi seyir içinde bugün demokrasisinin zirvesini yaşayan bir ülke durumundadır. Zirve derken kastettiğim şudur, bugün basın toplantısında da Sayın Mark Rutte’yle ve iki gün önce Sayın Merkel’le olan basın toplantılarında da zikrettim, hep vurguluyorum ve bunu bizim değil sizin bir zaferiniz, sizin bir başarınız olarak vurguluyorum. Çünkü dünyada çok az demokrasi vardır ki yüzde 85 katılımlı bir seçim gerçekleştirmiş olsun, hatta hiç yoktur. Sizler Hollanda seçimlerini, Avrupa seçimlerini takip edersiniz. Yüzde 50’yi aşan bir katılım iyi bir katılım olarak görülür. Bizde yüzde 85, vatandaşımızın yüzde 85’i gittiler oylarını kullandılar. Türk’ü, Kürt’ü, Sünni’si, Alevi’si, Müslüman’ı, Hristiyan’ı ki bu salonda hepsinden temsilciler var, hepsi gitti oylarını kullandı. Kimse kimseye niye şuraya veya buraya oy veriyorsun diye de sormadı. Öyle bir tablo çıktı ki, yine dünya parlamentolarında az görülen bir nispet, yüzde 97,5 temsil. Yani oyların yüzde 97,5’u Parlamentoda bugün temsil ediliyor. Kimsenin ben bu ülkede siyasi temsil hakkına sahip değilim diyebileceği bir durum yok. Herkes temsil ediliyor, her görüş temsil ediliyor. Ve bu temsilin içinde tek parti iktidarını çıkaracak şekilde yüzde 49,5 da bizlere oy tevdi edildi. Bu millete ne kadar teşekkür etsek azdır, sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Çünkü zor evrelerde, zor dönemeçlerde eğer milletinizin desteğini alamamışsanız, halkınız yanınızda ve arkanızda değilse o süreçleri zor geçersiniz. 

SİZİN BAŞINIZI HİÇBİR ZAMAN ÖNÜNÜZE EĞDİRMEYECEĞİZ

Şimdi gece-gündüz Türkiye içinde ve dışında koştururken sahip olduğumuz enerjinin yegâne kaynağının millet olduğunun bilinciyle ve bu enerjinin 1 Kasım’da sandıklara yansımasının gururuyla bu gücü kendimizde buluyoruz. Ve emin olunuz, ülkenizden de emin olunuz, ülkenizin ve milletinizin seçtiği seçilmiş Hükümetinizden, seçilmiş Meclisinizden de emin olunuz, Türkiye bütün bu zorluklara rağmen geleceğe emin adımlarla yürüyecek ve sizin başınızı hiçbir zaman önünüze eğdirmeyeceğiz. 
Sizin başınızı önünüze eğdiğiniz çok günler oldu biliyorum, 12 Eylül döneminde, 28 Şubat süreçlerinde, bizim IMF önünde borç beklerken boynumuzu eğdiğimiz günlerde sizler de boynunuzu eğdiniz. Bu millete her şey yakışır da boyun eğmek, başını şöyle dik tutamamak yakışmaz. 

Şimdi böyle demokrasisi güçlü bir ülkenin vatandaşları, o ülkenin buradaki temsilcileri olarak sizler de güçlüsünüz. Bütün dünyadaki ekonomik krize ve iki seçime rağmen yüzde 4 kalkınma gerçekleştirmiş bir ekonominin, dünyada Çin ve Hindistan’dan sonraki en yüksek kalkınmalardan bir tanesi, bir ülkenin buradaki temsilcileri olarak sizler de gurur duyuyorsunuz. 

Bütün bu başarıları çekemeyen, bu başarıların arkasındaki gücü kırmaya çalışan çok çevreler var içeride ve dışarıda. İşte onlar terör olayları başlatırlar, onlar Türkiye’nin dışarıdaki itibarını sarsmaya çalışırlar. Ama bütün bunlara karşı yine en büyük gücümüz, şu salonda temsil edilen her kesimiyle, hemşerileri derneklerini tek tek saymak istemiyorum, Karamanlılar, Konyalılar, Yozgatlılar, nice hemşeri dernekleri var, tek tek sayarsam birilerini eksik bırakırım diye korkuyorum. Sünni-Alevi toplumumuzun temsilcileri var, Müslüman-Hristiyan her kesim var burada ve gurur duydum listeyi görünce, baştan aşağıya bakınca, bütün Anadolu burada. 

DEMOKRASİMİZE YÖNELEN BU TEHDİDİ DE YOK EDECEĞİZ

İşte birileri bu birlikteliği kırmak için, bu birlikteliğe darbe vurmak için terörün düğmesine bastılar 7 Haziran sonrasında. Bastıkları o düğmeyle birlikte Türkiye’nin sarsılacağını düşündüler, çünkü 7 Haziran sonrasında tek parti hükümeti oluşmamış, Türkiye’de bir koalisyon olabileceği ya da yönetim boşluğu doğabileceği gibi bir kanaat oluşmuştu. Ama şaşırdılar, niye biliyor musunuz? 7 Haziran akşamı ben Partimizin balkonundan halkımıza hitaben şunu söyledim: Hiçbir zaman kaygıya düşmeyin, hiç tereddüt etmeyin, geleceğinizden ve ülkenizin geleceğinden şüphe etmeyin, size buradan söz veriyorum. Bir ay değil, bir gün değil, bir saat değil, bir saniye dahi bu ülkede hükümet boşluğuna sebebiyet vermeyeceğiz. Sizler de takip ettiniz, sözümüzde durduk mu? Durduk. Hiç hükümet boşluğu hissedildi mi? Meclis’te çoğunluğumuz yoktu, ama Ankara’da güçlü bir siyasi irademiz vardı. Onun için 20 Temmuz’da başlayan o terör saldırılarına karşı da milli birliğimizi, demokrasimizi, huzurumuzu korumak için harekete geçmek zorunda kaldık. Her yolu denemiştik, demokratik açılım demiştik, milli birlik, kardeşlik demiştik, çözüm süreci demiştik, ama buna muhatap olanlar bütün bu iyi niyetli teşebbüslere daha çok silahlanma, daha çok şiddet, daha çok terörle mukabelede bulunmaya kalkıştılar. İşte o zaman devletimizin kudret eliyle şefkat eli birlikte devreye girdi. Şundan emin olun: Türkiye’nin her sokağı temizlenene, her dağı-ovası terörden arınana kadar bu mücadelemiz kesin bir kararlılıkla sürecek, hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Bu ülke özgür bir ülke, demokrasimize yönelen bu tehdidi de yok edeceğiz. Ama aynı şekilde Türkiye’de insan hakları, Türkiye’de özgürlükler, Türkiye’de serbest seçim ile kurulmuş meşru hükümetler hep sadece ve sadece milletin iradesine dayalı bir şekilde demokratik süreçleri de takip edecekler, demokrasimizden de taviz vermeyeceğiz. 

1 Kasım seçimleri sonrasında güçlü bir siyasi irade ortaya çıkınca, bütün bu tuzaklara karşı uluslararası toplum da Türkiye’ye bakışında önemli bir değişime gitmek durumunda kaldı. Ve nihayet 1 Kasım seçimlerinden yaklaşık 1 ay sonra 29 Kasım’da Türkiye-Avrupa Birliği zirvesini yaptık. 14 seneden sonra ilk kez Avrupa Birliği liderleriyle birlikte oturduk, 28 ülkeyle Brüksel’de zirve gerçekleştirdik ve bu sizler için de güzel bir haberdi. 1 Kasım demokrasi bayramı ise, 29 Kasım’da Avrupa’daki Türklerin Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini yeniden canlandırmalarının bayramı oldu. O günden bugüne de daimi temaslarla Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine yeni bir boyut kattık. Nedir bunlar? 

Birincisi; Avrupa Birliği üyelik süreci ivme kazanıyor. 17. faslı açtık, diğer fasılların önündeki engeller yavaş yavaş inşallah kalkacak. 

BİZ AVRUPA KITASININ PARÇASIYIZ

İkincisi; hani hepinizin ve yakınlarınızın korkulu rüyası veya en büyük sıkıntısı; akrabaları, aileleri buluşturmak için Avrupa’ya gelirken vize alabilmekti. İnşallah 29 Kasım’da vardığımız mutabakatla en geç Ekim ayından itibaren Schengen bölgesine vizesiz olarak gireceksiniz. Artık başkonsolosluk kapılarında, büyükelçilik kapılarında beklemek yok. Artık acaba anamı-babamı, emmioğlumu, teyze kızımı ne zaman görürüm, acaba vize alabilir miyim diye kaygı duyup korkuyla vize kapısına gitmek yok. Onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ellerine alacaklar pasaportu, o onurlu ay-yıldızın üstünde mühür olarak sahip olduğu pasaportu alacaklar, havaalanlarına indiklerinde işte bu, kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin pasaportu ve vizem de yok içinde, çünkü ben artık Avrupa’ya vizesiz giriyorum diye pasaportu şöyle hafif başı kaldırarak eli aşağı indirerek memurun önüne koyacaklar. Hani korkarak, ürkerek acaba ne denecek diye baş eğerek bir teslim değil. Bu Türkiye’nin Avrupalı olduğu gerçeğinin doğal bir yansıması. Biz Avrupa kıtasının parçasıyız. Avrupalı olduğumuz gibi Asyalıyız, Asyalı olduğumuz kadar da Avrupalıyız. İşte inşallah sizlerin babalarınızın, belki bazılarınızın, çok genç hanımlar var burada, onların dedelerinin ellerinde tahta bavullarla gelip rızk için kapısına dayandığı Avrupa’da, onların çocukları artık vakarla dolaşacaklar, dolaşıyorlar. 

Sizlerle gurur duyuyoruz dedim, çünkü bugün o kadar hoşuma gitti ki, daha önce de Davos görüşmemizde de vardı; bizim karşılayan Hollanda Başbakanı Mark Rutte karşıladığında karşılama heyetinin protokol şefi bir Türk hanımdı, Aslı Hanım, Türkçe hoş geldiniz dedi, Türkçe ağırladı, Türkçe yol gösterdi, maşallah cevval mi cevval. Protokol şefleri zaten her zaman cevvaldirler de, onlar yönetir. Ne kadar hoşlandım. Demek Hollanda Devleti’nin hem güvenini kazanmış, hem Türk olduğundan hiç öyle gocunma yok, son derece güzel bir akıcı Türkçeyle hoş geldiniz diyor, bana söylüyor, akıcı bir Flemen diliyle de, Hollanda diliyle de Sayın Başbakana hitap ediyor. İşte görmek istediğimiz tablo bu. Sizler buraya bir yük olmaya değil buraya bereket katmaya geldiniz, bereket katıyorsunuz. 

TÜRKİYE ARTIK BAŞKALARINDAN YATIRIM TALEP EDEN BİR ÜLKE DEĞİL YATIRIM AKTARAN BİR ÜLKE KONUMUNA GELDİ 

Şimdi bereket demişken, yine sabahleyin yatırımcılarımızla biraraya geldik ve yatırımcılarımızla sohbet ederken sağ tarafta Hollandalı Türkiye’de yatırım yapanlar vardı, sol tarafta Türk olup da Hollanda’da yatırım yapanlar vardı. O kadar güzel başarı hikâyeleri dinledik ki onunla da gurur duyuyoruz. Evet, Hollanda Türkiye’deki en büyük yatırımcı 21 milyar dolarla. Ama Türkiye’den de Hollanda’ya yatırım en az 9 milyar, bazı rakamlara göre de 12 milyar dolar, yani artık Hollanda’ya yatırım yapan bir Türk girişimci topluluğu var. Burada onları da görüyorum, onlara da teşekkürü bir borç biliyorum. Türkiye artık başkalarından yatırım talep eden bir ülke değil yatırım aktaran bir ülke konumuna geldi, yükseldi hamdolsun.

Yine gurur duyuyoruz, 23 bin işletmemiz olduğu söyleniyor Hollanda’da. Bugün konuşurken değerli dostum Başbakan Rutte’yle, dört Türk ailesinden birinin kendi işletmesi var. 450 bin vatandaşımız, işte yaklaşık 100 bin haneyse, 4 aileden birinin kendi işletmesi var. Kimseye öyle yük olmayız biz, gittiğimiz yere vakarla gider, vakarla girer, vakarla çıkar ve gittiğimiz yere bereket katarız. Bu bereketli ellerin sahiplerine de, yani sizlere de teşekkürü bir borç biliyorum. 

Yine burada Emine Hanım, Fadime Hanım, bazı milletvekillerimizi de görüyorum eskiden beri Türkiye’yle irtibatı koruyan, Parlamentoda da 6 milletvekilimiz var. Yerel yönetimlerde önemli etkilerimiz var. Hepsinin Türkiye’nin buradaki temsiline ne kadar büyük katkı yaptığını yakından biliyoruz. 

Evet, bizden haz etmeyenler de olabilir, bizim varlığımızdan, bizim başarımızdan rahatsız olanlar da olabilir. Hakkımızda asılsız iddialarda bulunanlar da çıkabilir. Bugün Büyükelçiliğimizle Kançılaryamız arasına bir anıt dikerek andığımız Ahmet Benler rahmetli gibi teröre şehit verdiğimiz diplomatlarımızın çocukları, diplomatlarımız da olabilir. Ama bir milletin zor dönemeçlerde, zor geçişlerdeki kararlılığı bir kez tescil edilince Allah’ın izniyle o millet kolay kolay kendini herhangi bir şekilde başka ülkeler nezdinde ezdirmez, onlar nezdinde mahcup duruma düşürmez, zelil duruma düşürmez.

Şimdi bütün bunlarla birlikte Türkiye’ye medyunu şükran yeni bir topluluk geliyor Avrupa’ya, Suriyeli kardeşlerimiz. Bakınız Suriye’deki bu büyük kriz dolayısıyla 2 milyon 600 bin kardeşimizi ağırladık. Hani şimdi 3 milyar avro Suriyelilere yapılacak yardımı tekrar tekrar zikredip bu yardım üzerinden sanki bu yardım verilmesi suretiyle Türkiye Suriye’ye dönük olarak Suriye’den gelecek bütün mültecileri absorbe edecekmiş gibi kanaat yayanlar var. 3 milyar avroyu Türkiye olarak biz talep etmedik ve biz almıyoruz. Bunlar Avrupalıların Suriyeli mültecilere insani yardımı. Biz mazlumlara elimizi açarken kimseden yardım istemeyiz. Elimizde ne varsa onu paylaşırız, yüreğimizdeki muhabbeti paylaşırız ve nihayet şu ana kadar sadece kamptakilere 10 milyar harcadık. Kimseden de bir şey talep etmedik. Kamp dışındakileri zikretmiyorum dahi, en az 20-25 milyar da orada var. 

Ama bugün Sayın Rutte çok güzel bir şey ifade etti; mülteciler bizim kapımıza gelene kadar dedi, biz onların varlığından dahi çok haberdar değildik ve nasıl olsa Türkiye bu meseleyi hallediyor diye ona, Türkiye’ye bunu izafe etmiştik, atfetmiş ve bırakmıştık. Ama şimdi fark ediyoruz ki bu mesele bunun çok ötesinde, bütün bir insanlık meselesi, bütün bir Avrupa meselesi oldu; her Avrupalı lider bunu bugün zikretmek durumunda. Biz her şeyi yaparız da tarihe kara lekeyle geçecek bir şekilde mazlumu aç ve açıkta bırakmayız. Ve bu şekilde bugün öylesine Türkiye aşkıyla dolu ki bu Suriyeliler, nereye gitsek her yerde Türkiye’ye teşekkür ediyorlar. 

Şimdi vardığımız anlaşmalarla Avrupa’ya çok sayıda Suriyeli, Sayın Merkel’le de konuştuk, düzenli göç ile gelecek. 

SİZ İSLAM'IN EN GÜZEL ÖRNEĞİNİ SUNACAKSINIZ

Değerli kardeşlerim, aziz vatandaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti Devleti nasıl bu kardeşlerimize bağrını açmışsa, sizler de daha Avrupa’yı tanımayan, belki Suriye’deki köyünden çıkıp da aynen sizin babalarınız-dedeleriniz gibi ellerindeki çok az imkânlarla Avrupa’ya gelmekte olan bu Suriyelilere siz de yardımcı olacaksınız. Onlara elinizi uzatacaksınız ve onların bu ülkelerde en iyi şekilde entegre olmaları için yardımda bulunacaksınız. Ben bugün Avrupa’da uyanan bu farkındalıktan çok memnunum. Bu farkındalık üzerinden yeni bir mülteci politikası gelişiyor. Tabii ırkçı akımlar, mülteci karşıtlığı, İslamofobi de gelişecek. Onlara karşı da siz İslam’ın en güzel örneğini sunacaksınız. İslam’ın DEAŞ’tan ibaret olmadığını, hatta DEAŞ’ın İslam’ı temsil ettiği gibi, İslam’ın parçası da olmadığını sizler göstereceksiniz; tevazuunuzla, onurunuzla, merhametinizle, şefkatinizle, her halinizle sizler burada Müslümanların da, İslam dünyasının da DEAŞ üzerinden taşıdığı ağır yükü alıp atacak ve işte Anadolu İslam’ı budur, bizim inandığımız din budur diyerek en güzel örneği komşularınızla birlikte yaşayacaksınız. 

Türkiye-Hollanda ilişkileri tarihi ilişkilerdir. 404 yıl oldu diplomatik ilişki kuralı, yani ilk Hollanda Büyükelçisi Türkiye’ye geleli. Türkiye daha sonra gönderdi 1859’da. O zamandan bu zamana Türkiye ile Hollanda arasında herhangi bir siyasi kriz, bir sıkıntı, bir problem yaşanmadı, şimdi de yok. Bugün de görüşmelerimiz mükemmel seyretti. Hem inşallah yatırımları artırmak, hem ticareti artırmak için kararlar aldık. Ama en önemlisi, size bir müjde olarak ifade edeyim; Türkiye ile Hollanda arasında, aynen Türkiye ile Almanya arasında olduğu gibi inşallah hükümetler arası zirve formatında toplantılar gerçekleşecek. Yani iki başbakan olarak çok sayıda bakanın katılımıyla ortak kabine toplantıları yapacağız, bunu da inşallah Ekim ayı gibi Türkiye’de, Ankara’da gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla her bir meseleyi ve sizlerin meselelerini de varsa, bunları da o zeminde konuşacağız. 

Dışişleri Bakanlığı görevini aldığımda Wittenburg formatında dışişleri bakanları arasında bir koordinasyon başlatmıştık, 6 kez bunlara başkanlık ettim. Şimdi de Başbakan olarak görevi alıp Hollanda’ya ilk ziyaretimde hükümetler arası zirveyi başlatmanın onurunu taşıyoruz. 

Bu şekilde ilişkilerimiz derinleşecek, güçlenecek ve Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı itibariyle sadece komşu ülkeler anlamında değil sizin varlığınız üzerinden her bir Avrupa ülkesine girişimiz, her bir Avrupa ülkesinde etkili olmamız mümkün olabilecek. Avrupa’daki sayımız itibariyle Almanya ve Fransa’dan sonra üçüncü büyük topluluğu sizler oluşturuyorsunuz. Ve sizler Hollanda’daki vatandaşlarımız en iyi şekilde biraz önce Aslı Hanım örneğinde söylediğim gibi her iki dili de etkin kullanabilen, her iki ülkede de yatırım yapabilen ve hiçbir aşırı akımın tesirinde kalmayan çok güzel örnekler oluşturuyorsunuz. İşte bu açıdan sizlerle bugün buluşurken hem teşekkür edip hem de gelecek vizyonumuzu sizlerle paylaşmak istedim. 

İnşallah önümüzdeki 4 yıl içinde halkımızın huzuruna tekrar gideceğimiz 2019 yılına kadar çok sağlam bir vizyonla söz verdiğimiz her reformu yapacağız, ülkede kamu düzenini ihdas edeceğiz. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini rayına oturtacağız. Etraftaki ateş çemberinin dışında ülkemizi tutacağız, mazlumlara sahip çıkacağız ve ekonomik anlamda yapacağımız hamlelerle de inşallah Türkiye’yi orta gelir grubundan yüksek orta gelir grubuna çıkarmıştık, şimdi yüksek gelir grubuna çıkartacağız. Bunun için sizlerle bizim her zaman göz-göze, her zaman diz-dize birlikte olmamız lazım. 

Ben tekrar bu buluşmamız vesilesiyle hepinize seçimlere gösterdiğiniz yüksek katılım için, bu yüksek katılımda özellikle bana ve partime gösterdiğiniz çok yüksek teveccüh için tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Türkiye’deki siyasi istikrarın hepimizin ortak değeri olduğunu ifade ediyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

  • ← ÖNCEKİ HABER
  • SONRAKİ HABER →