Yükleniyor...

Cumhurbaskani Erdogan, Güney Afrika’da is adamlarina hitap etti

 

BRICS Liderler Zirvesi vesilesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin önde gelen iş adamlarıyla Türk iş adamlarını buluşturanlara teşekkür eden Erdoğan, DEİK ve MÜSİAD Güney Afrika temsilciliğinin organizasyonuyla yapılan toplantının iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamasını diledi.  

Güney Afrika Devlet Başkanı Cryil Ramaphosa’ya İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olarak kendisine ilettiği davet için teşekkürlerini ileten Erdoğan, Ramaphosa ile ufuk açıcı, samimi, hem iki ülke ve hem de iş dünyası açısından oldukça verimli bir görüşme yaptıklarını söyledi. 

Ramaphosa’nın Türk iş adamlarını 25-27 Ekim’de yapılacak Yatırım Konferansı’na davet ettiğini belirten Erdoğan, Türk heyetinin güçlü bir şekilde konferansta yerini alacağını bildirdi. Erdoğan, "Bu önemli konferansa katılımları için gereken her çabayı göstereceğimize dair kıymetli dostuma ben de söz verdim. Başta buradaki iş adamlarımız olmak üzere Güney Afrika’ya yatırım yapan veya yapmak isteyen tüm firmalarımızı bu tarihi fırsattan yararlanmaya davet ediyorum." diye konuştu.  

Güney Afrika’ya cumhurbaşkanı olarak ilk, başbakanlık dönemiyle birlikte 3’üncü ziyareti olduğunu anımsatan Erdoğan, her seyahatinde Güney Afrika’nın gücüne güç kattığını, ekonomik kalkınmasını ilerlettiğini gördüğünü belirtti. 

Apartheid döneminde maruz kaldıkları sıkıntıya, zulme ve ayrımcılığa rağmen bugün Güney Afrika’nın sadece bölgesinin değil tüm Afrika kıtasının çekim merkezi haline geldiğini aktaran Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Güney Afrikalı kardeşlerimizin 1994’ten beri ırkçı rejimin kalıntıları üzerinde büyük bir emekle, fedakarlıkla inşa ettikleri gökkuşağı ülkesi her türlü takdirin üstündedir. Güney Afrika’nın kıtaya ve dünyaya örnek olan bu başarısında şüphesiz en büyük pay en büyük pay 5 yıl önce vefat eden Nelson Mandela’ya, tüm Afrika’nın Madiba’sına aittir. Madiba bir asra yaklaşan ömrünün tamamını Güney Afrika’nın huzuru, barışı özgürlüğü ve istikbali için harcamış büyük bir direniş önderidir. Ömrünün 27 yılını geçirdiği Robben Island Hapishanesi dönemi dahil Mandela’nın hayatının her aşaması özgürlük yolunda uzun bir yürüyüştür. Sayın Mandela son nefesine kadar da bu zorlu yürüyüşünü devam ettirmiştir. 

Madiba gibi gönlü geniş, vizyon sahibi, öç almak yerine bağışlamayı tercih eden, barış içinde yaşamanın mücadelesini veren devlet ve siyaset adamlarının geride bıraktığı boşluk aslında kolay doldurulamaz. Filistin davasının yılmaz savunucusu, özgür Güney Afrika’nın kurucu lideri ve ilk Cumhurbaşkanı Nelson Mandela’yı bir kez daha saygıyla anıyorum. Çeyrek asırdır olduğu gibi gelecekte de Güney Afrika’nın Madiba’nın çizdiği ilkeler ve idealler doğrultusunda ilerleyeceğine inanıyorum." 

"KALKINMADA İŞ DÜNYASININ TAVRI DA BELİRLEYİCİ"

Erdoğan, bir ülkenin kalkınmasında, ekonomik hedeflerinin gerçekleştirilmesinde güçlü siyasi irade kadar iş dünyasının tavrının da belirleyici olacağına işaret etti. Erdoğan, iş adamlarının destek vermediği ve öncülük etmediği bir kalkınma hamlesinin başarılı olma şansının bulunmadığını ifade etti. 

Siyaset ile iş dünyasının el ele verdiği, hedef birliği yaptığı durumlarda ise başarının muhakkak olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin son 16 yılda elde ettiği ekonomik başarıda siyasetçilerle beraber çalışan, risk alan, mücadele eden iş adamlarının payının büyük olduğuna dikkati çekti.

Başkan Erdoğan, Türkiye’de kamu ve özel sektör el ele vererek 16 senede tarihi reformlara ve önemli başarılara imza attıklarını söyledi. 

Göreve geldikleri 2002 yılında, bir sene önceki krizin etkilerinin halen devam ettiğini, ekonomisi çökme noktasına gelmiş, özel sektörü bunalım içinde bir ülke devraldıklarına değinen Erdoğan, iktidara geldiklerinde kişi başına düşen gelirin 3 bin 500 dolar, ihracatın ise 36 milyar dolar olduğunu anımsattı.

Vatandaşların yüksek faiz, yüksek enflasyon ve istikrarsız bir ekonominin cenderesi altında ezildiğini, iş adamlarının birkaç ay sonra nasıl bir tabloyla karşılaşacaklarını kestiremediklerini anlatan Erdoğan, böyle bir ekonomik tablodan Türkiye’yi kurtarmakla kalmadıklarını, Türkiye tarihinin en büyük ekonomik sıçramasını da gerçekleştirdiklerini vurguladı.

Başkan Erdoğan, Türkiye’yi yılda ortalama yüzde 5,7 büyüyen bir ülke haline getirdiklerini, dünya ekonomi sıralamasında satın alma paritesine göre 18’incilikten 13’üncülüğe yükselttiklerini, milli geliri 236 milyar dolardan 850 milyar dolara çıkardıklarını, ihracatı yıllık 36 milyar dolardan 162 milyar dolara taşıdıklarını aktardı. 

Tarım sektöründeki gayrı safi milli hasılanı 37 milyar liradan 189 milyar liraya yükselttiklerine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"2002-2016 yılları arasında ekonomimize toplam 180 milyar dolar doğrudan yatırım girişi oldu. Sadece geçtiğimiz yıl ülkemize yaklaşık 11 milyar dolar doğrudan uluslararası yatırım çektik. Geçtiğimiz 10 yılda 8 milyon ilave istihdamla Avrupa ülkelerinin tamamı kadar yeni iş imkanı sağladık. Bütçe açığında, kamu borç stokunda aynı şekilde çok iyi bir konumdayız. Çevremizdeki tüm istikrarsızlıklara, çatışmalara, sıkıntılara, yaşadığımız kanlı darbe teşebbüsüne rağmen ülkemiz 2017 yılında yüzde 7,4 büyüdü. Bu oranla G-20 üyeleri arasında ilk, OECD üyeleri arasında ikinci sırada yer aldık." 

Türkiye’nin 2018 yılı ilk çeyreğinde yine yüzde 7,4 büyümeyi yakaladığını hatırlatan Erdoğan, şunları ifade etti:

"Altyapı alanında 2003 yılında dünyada 39’uncu sıradayken bugün 9’uncu sıraya yükseldik. Şu an dünyadaki 10 önemli dev altyapı projesinden 6’sı Türkiye’de bulunuyor. Dünyanın en büyüklerinden olan İstanbul’daki yeni havalimanımızın 90 milyon/yıl yolcu kapasiteli ilk etabını 29 Ekim’de açıyoruz. Bunun yanında İstanbul Boğazı’na eş olacak son derece stratejik proje olan Kanal İstanbul’u hayata geçirmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu konuda Güney Afrika’nın girişimcilerini de ben şimdiden ülkemize davet ediyorum. Ayrıca son 16 yılda hızlı tren hatlarından havaalanlarına, tünellerden otoyollara, köprülerden özellikle TANAP, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’na kadar pek çok büyük eseri hizmete aldık. Tüm bu yatırımları devletimizin öncülüğünde özel sektörümüzün katkı ve destekleriyle yaptık."

Özel sektör merkezli ekonomik modellerini de devam ettireceklerini belirten Erdoğan, yurt içindeki ve yurt dışındaki yatırımlarda firmaların yanında olmayı, yeni iş birlikleri için iş dünyasını teşvik etmeyi sürdüreceklerini söyledi. 

"AŞILMAZ GÖRÜNEN PEK ÇOK TEPEYİ AŞTIK"

Başkan Erdoğan, eğitimde, sağlıkta çok farklı yatırımları gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olduklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Mandela ’Büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey daha aşılacak çok tepelerin olduğudur’ diyor. Biz de Türkiye olarak son 16 yılda ekonomiden ticarete, sanayiden altyapıya, demokrasiden siyasi istikrara kadar her alanda bir zamanlar aşılmaz gibi görünen pek çok tepeyi, engeli aştık ancak aştığımız her tepenin sonunda bizi daha zorlu, daha büyük hedeflerin beklediğini de gördük. Tarihimizin en büyük başarılarını elde etmemize rağmen bulunduğumuz konumla asla yetinmedik. Aşacağımız daha çok büyük tepeler var. Sürekli daha iyiye, daha güzele, daha yükseğe ulaşmanın mücadelesini verdik. Genelde Afrika kıtası, özelde Güney Afrika Cumhuriyeti ile ilişkilerimize de aynı anlayışla yaklaşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.    

Erdoğan, Güney Afrika ve Türkiye’nin ikili ilişkilerde son 16 yılda katettiği mesafenin takdire şayan olduğunu vurguladı. Ancak iki ülke arasındaki 2,2 milyar dolar olan ticaret hacmini yeterli bulmadığını vurgulayan Erdoğan, bunu ilk etapta 10 milyar dolara çıkarmak gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Bugün bunu Sayın Başkan’a da söyledim. Ama bunu gerçekleştirecek olan sizlersiniz. Eğer sizler bu konuda kararlıysanız bu iş biter." ifadelerini kullandı. 

 İki ülke arasında daha önce neredeyse yok mesabesinde olan yatırımları canlandırdıklarını, özellikle Türkiye’nin en büyük beyaz eşya üreticilerinden Arçelik’in Güney Afrika Cumhuriyeti’nin öncü beyaz eşya markası Defy ile yaptığı yatırımın, yeni bir dönemin müjdecisi olduğunu dile getiren Erdoğan, demir çelikte atılan adımların Türkiye-Güney Afrika Cumhuriyeti iş birliğini çok daha güçlü hale getirdiğine inandığını söyledi.

Başkan Erdoğan, hazır giyim sektöründeki markaların ülkede giderek artan şekilde varlık gösterdiğini, bunun yanında Türk firmaların madencilikten tekstile, yedek parçadan inşaata kadar oldukça geniş bir yelpazede Güney Afrika’ya katkıda bulunduğunu, perakende satıştan, teknoloji transferine kadar her alanda yerel iş gücünün gelişmesine destek olduklarını kaydetti.

"BRICS GİBİ STATÜKO DIŞI İŞ BİRLİĞİ PLATFORMLARI"

Güney Afrika’nın, Türkiye’de en büyük yatırımı olan Metair Holding’in, Mutlu Holding ve şirketlerini devralmasının da Türkiye’nin istihdam, üretim ve ihracat değerlerine katkı sağladığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: 

"Elbette bu rakamlar, yatırımlar, alınan mesafe önemlidir, değerlidir. Ancak 1,5 asırlık köklü bir tarihi geçmişe sahip ülkelerimizin ticari ilişkilerde ulaştığı bu seviye bizler için asla yeterli değildir. Türkiye ve Güney Afrika gibi bölgelerin çekim merkezi olan, ekonomik yapı itibarıyla birbirlerini tamamlayan ülkelerin önünde çok daha büyük bir potansiyel var."

Erdoğan, BRICS gibi statüko dışı iş birliği platformlarının güç kazandığı, yeni bölgesel güçlerin ortaya çıktığı bir dönemde, Türkiye ile Güney Afrika’nın bu sürecin dışında kalamayacağını dile getirdi. 

"KAZAN KAZAN TEMELLİ TİCARET ORTAMI SUNMAKTA KARARLIYIZ"

 Sahraaltı Afrika’da iki ülkenin enerjiden inşaata, ulaşımdan dayanıklı tüketim malzemelerine kadar çok ciddi iş birliği imkanlarının  açıkça ortada olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Şüphesiz bu potansiyelden layıkıyla istifade edilmesinde öncelikle sorumluluk bizlere, devlet adamlarına düşüyor. Bizim görevimiz sizler gibi yatırımcıların önlerini açmaktır. Biz ön açacağız. Sizler ise açılan bu yoldan yatırımlarınızı yaparak, devam edeceksiniz. Sizlere her iki ülkenin de faydasına olacak ’kazan kazan’ temelli bir yatırım ve ticaret ortamını sunmakta kararlıyız. Nitekim bununla ilgili adımların bir kısmını attık, atmaya da devam edeceğiz." dedi.

Türkiye ile Güney Afrika’nın ekonomik ve ticari hedeflerine ulaşmasının, sadece devlet adamlarının gayretiyle mümkün olamayacağını ifade eden Erdoğan, iş adamlarının da inisiyatif alması, imkanları zorlaması, farklı vesilelerle bir araya gelerek yeni iş birliği zeminleri araması gerektiğinin altını çizdi.

Başkan Erdoğan, "Biz iş adamlarımıza güveniyoruz. Sizlerin her türlü zorluğu aşarak, ekonomik kalkınma yolunda ülkelerimize öncülük edeceğinize de inanıyoruz. Güney Afrikalı dostlarımızın da aynı hissiyata sahip olduklarını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"AFRİKA BÜYÜK BİR ÖĞRETMEN"

Başkan Erdoğan, Afrika kıtasını her ziyaretlerinde Afrika’nın binlerce yıllık birikime, tecrübeye ve zamanı aşan hikmete sahip büyük bir öğretmen olduğu gerçeğinin farkına tekrar vardıklarını vurguladı.

Herkesin Afrika’nın hoşgörüsünden, yüce gönüllüğünden, farklılıkları bünyesinde başarıyla yaşatma tecrübesinden öğrenecek çok şeyi olduğunu aktaran Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İnsanlığın bu kıtanın, acılarının üzerine bir perde çekerek geleceğe odaklanma hasletinden öğreneceği çok şey var. Hepimizin Afrika insanının kanaatkarlığından alacağı birçok ders var. Dünya meselelerinin çözümünde Güney Afrika gibi kıtanın ekonomik, diplomatik ve siyasi lokomotifi olan ülkelerin katkısına, kılavuzluğuna ciddi ihtiyaç bulunuyor."

Kıtanın bu zenginliğinin, asırlara sari bu birikiminin uluslararası alanda da hak ettiği ilgiyi görmesini istediklerini belirten Erdoğan, Türkiye olarak kıta ile ilişkileri ilerletirken Afrikalıların birikimlerinden de yararlanmaya gayret ettiklerini vurguladı. 

"AFRİKA’NIN HAKİKİ DOSTU, KADER ORTAĞI OLMAK İSTİYORUZ"

Başkan Erdoğan, "Afrika ülkeleriyle farklılıklarımızdan ziyade ortak noktalarımızın çok daha fazla olduğuna inanıyorum. Afrika ülkeleri de bizim gibi, özgürlüklerini belli güçlerin lütfuyla değil bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazanmışlardır." şeklinde konuştu.

Afrikalıların bugünlere Mandela ve onun gibi direniş önderlerinin cesaretleri, fedakarlıkları ve kimi zaman ölümü göze alan kararlı tutumlarıyla geldiğine dikkati çeken Erdoğan, kıtanın her köşesinde olduğu gibi Güney Afrika’da da insanların kendi topraklarından çıkan kaynaklara, altına, elmasa, petrole sahip olabilmek için çok çetin mücadeleler verdiğini anlattı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her başarımızın, zaferimizin, elde ettiğimiz her özgürlüğün gerisinde büyük bir direniş, büyük bir mücadele ve özveri vardır. Ne siz ne de biz bedeli insan hayatıyla ödenmiş bu kazanımlarımızdan asla taviz veremeyiz. Belli ülkelerin üretici konumda olduğu diğerlerinin sadece tükettiği bir uluslararası ekonomik düzeni asla kabul edemeyiz. Birileri kabul etmek istemese de Afrika’nın ihtiyacı yeni mürebbiyeler, kıtanın kaynaklarını farklı yollarla gasp etmeye çalışan yeni sömürge heveslileri değildir. Afrikalı kardeşlerimizin yıllardır özlemini çektiği şey tarihlerine, kültürlerine, geleneklerine, dillerine saygı duyan gerçek dostlardır. Türkiye olarak Afrika’nın hakiki dostu, kader ortağı olmak istiyoruz. Kıta ile ilişkilerimizin harcı samimiyettir, hasbiliktir, kardeşliktir. Hedefimiz birlikte kazanmak, birlikte başarmaktır."

"TÜRKİYE’YE GÜVENİN"

İş adamlarının da desteğiyle bu vizyonun hayata geçirileceğine inandığını söyleyen Erdoğan, Afrikalı iş adamlarına, "Sizlerden Türkiye’ye güvenmenizi, Türkiye’nin münbit yatırım ortamına inanmanızı istiyorum. Bunun için Türk iş adamlarıyla irtibatınızı her alanda daha da güçlendirmenizi talep ediyorum ve bu toplantımızın çok daha geniş, zengin katılımlı olanını inşallah İstanbul’umuzda gerçekleştirmeyi şimdiden arzu ettiğimi duyuruyorum." diye hitap etti. 

İstanbul’daki toplantıya ilişkin ilgili bakanlardan, DEİK VE MÜSİAD’dan şimdiden hazırlıklara başlamalarını isteyen Erdoğan, Johannesburg’taki toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlerle katılımcılara teşekkürlerini iletti.

join us icon
SEN DE ARAMIZA KATIL Gücümüze Güç Katalım.